8 Eylül 2017 Cuma

VİYANA / KASIM 2015

Yaklaşık 1.700.000 nüfusuyla Avusturya’nın en büyük şehri ve başkentidir. Tuna Nehri kentin ortasından geçer. Nehrin sularının oluşturduğu kanallar da şehrin önemli bir kısmında mahalleleri ve yolları böler. Johannes Brahms, Anton Bruckner, Gustav Mahler, Richard Strauss gibi önemli bestecilere ev sahipliği yapmanın yanısıra Wolfgang Amadeus Mozart'ın da yaşamının önemli bir kısmını geçirdiği ve öldüğü kent olarak dikkat çeker. Kadın bedenini ve erotizmi tuvale yansıtan büyük ressam Gustav Klimt ve çağdaş mimarinin en önemli isimlerinden Friedensreich Hundertwasser de Viyana'lıdır.

-hotel austria-
Viyana'nın merkezine çok yakın bir konumda bulunan Austia Hotel, temiz ve sade odalarının yanı sıra makul ücreti (Kasım 2015'te 2 kişi oda+kahvaltı 77 euro) ile de diğer Viyana otelleri arasında ön plana çıkıyor. Güler yüzlü personeli, Avrupa otellerinde pek rastlanılmayan çeşitlilikte kahvaltı büfesi otelin diğer artıları.

-jesuitenkirche kilisesi-
1703 Yılında İtalyan mimar Andrea Pozzo tarafından tasarlanan Cizvit kilisesi Jesuitenkirche'nin ön cephesi Dr-Ignaz-Seipel-Platz'a bakıyor. Cizvitler kontrol ettikleri eski üniversiteye yakın olabilmek için buraya taşınmışlar. Karşı Reform'un arkasındaki baskın güç olan Cizvitler, görüşlerini ifade etmekten kaçınmazlarmış. Kilisenin görkemli tasarımı ve yüksek cephesi de bu üstünlüğü yansıtmaktadır. Kilisenin iç mekanı, yan şapelleri gizleyen dolgun mermer sütunlarıyla oldukça gösterişli. Pozzo'nun tavan freskleri ile oturma sıralarının zengin oymaları dikkat çeken detaylar.

-ruprechtskirche-
-ruprechtskirche-
Aziz Ruprecht, Viyana tuz tacirlerinin koruyucu aziziymiş. Azizin adını taşıyan kilise de, tüccarların Tuna kanalındaki iskelesine bakmakta. Romanesk kulenin yanında azizi, elinde ortaçağın en değerli materyallerinden biri olan tuzu, fıçısıyla betimleyen bir heykel bulunur. Belgelere göre kilisenin tarihi 11. yüzyıla kadar uzanmakta. Dolayısıyla Viyana'nın en eski kilisesidir. Çeşitli zamanlarda restore edilen iç mekanı pek ilgi çekici olmamakla birlikte, koro mahalli Romanesk vitraylı iki panoya sahiptir. Koro bölmesi 13. yüzyıldan, tonozlu güney yan nef ise 15. yüzyıldan kalmadır.

-anker saati-
Hoher Markt meydanındaki iki işhanını birbirine bağlayan koridorda, bronz ve bakırdan yapılmış bir heykel-saat olan Anker Saati bulunuyor. Anker Sigorta Şirketi'nin, Franz Matsch'a sipariş verdiği saatin yapımı 1914 yılında tamamlanmış. Her saat başında, İmparator Marcus Aurelius, Dük IV. Rodolph ve Joseph Haydn gibi tarihi kişiliklerin figürleri, org müziği eşliğinde, saatin bir yanından diğerine doğru kayıyor. Bu saati izlemek için en uygun zaman, bütün figürlerin görülebileceği saat 12.00'dir.

-demel pastanesi-
Viyana'nın en popüler pastanesi Demel, Kohlmarkt No:14'te bulunuyor. Pastane, imparatorluk patenti olan K.u.k. Hof-Zuckerbacker'ı dükkanın önünde sergiliyor. Demel 1785 yılında Michaelerplatz'da kurulmuş ve şimdiki yerine 1888 yılında taşınmadan önce, Christoph Demel'e geçmiş. Çok sayıda küçük odası, 19. yüzyıl sonlarının süslemeli tarzını yansıtacak şekilde dekore edilmiş.

-hofburg imparatorluk sarayı-

-hofburg imparatorluk sarayı-
Müzeleri ve imparatorluk konutlarıyla en kapsamlı ve muhteşem kent sarayı Hofburg'dur. Bu büyük komplekste eski imparatorluk daireleri, birkaç müze, bir şapel, bir kilise, Avusturya Ulusal Kütüphanesi, İspanyol Binicilik Okulu ve Avusturya başkanlık makamları bulunuyor. Bu saray, altı yüzyıl boyunca Avusturya'nın kalbi olmuş. Bütün hükümdarlar burada kendilerinden bir iz bırakmaya çalışmışlar. Yaklaşık on binada, Gotik'ten 19. yüzyıl sonlarının tarihselciliğine kadar uzanan yedi yüzyıllık mimari gelişim izlenebiliyor.

-cafe central-
-cafe central-
-cafe central-
Bir zamanlar yazarların ve düşünürlerin bir araya geldikleri kentin bu popüler pastanesi, restore edilmiş ve eski ihtişamını yeniden kazanmış. Canlı piyano performansı sergilenen pastanenin geçmişteki müdavimlerinden birisi de makale yazarı Peter Altenberg'miş.

-karlskirche kilisesi-
-karlskirche kilisesi-
-karlskirche kilisesi-
İmparator VI. Karl, 1713 veba salgını döneminde, kentin bu beladan kurtulması halinde, vebaya karşı mücadele eden bir aziz ve eski Milano başpiskoposu olan Aziz Carlo Borromeo'ya adanmış bir kilise yaptırmaya söz vermiş. Ertesi yıl bir tasarım yarışması düzenlenmiş ve yarışmayı mimar Jojann Bernhard Fischer von Erlach kazanmış. Sonuçta ortaya eklektik bir barok şaheser ortaya çıkmış. Dev kubbede ve kemerli girişte, eski Yunan ve Roma mimarisi; kale kapılarında ve minare benzeri sütunlarında ise doğu esintileri dikkat çekiyor. Yapımı yaklaşık 25 yıl süren kilisenin iç mekanı, Daniel Gran ve Martino Altomonte gibi zamanın önde gelen sanatçılarının eserleri olan heykellerle ve altar panolarıyla bezenmiş.

-yunan kutsal üçleme kilisesi-
-griechenbeisl hanı-
Birbirine bitişik yapılar olan Yunan Kutsal Üçleme kilisesi ve Griechenbeisl Hanı, kent merkezi kabul edilen Stephansdom Kilisesinin hemen kuzeyindeki Fleischmarkt'ta yer alıyor. Griechenbeisl Hanı, Fleischmarkt'ın en bilinen nirengi noktası. Fleischmarkt'ın tarihi 1220 yılına dek uzanıyor. Hanın ön cephesinde, Der liebe Augustin (sevgili yaşlı Augustin) olarak bilinen bir gaydacının ağaç oyması dikkat çekiyor. Gaydacının 1679 vebasında sarhoşken lağım çukuruna düştüğü ve öldü sanılarak veba çukuruna atıldığı ve daha sonra uyanıp, gaydasını çalarak sesini insanlara duyurduğu, bu sayede kurtarıldığı rivayet ediliyor. Hanın hemen yanında Yunan Kutsal Üçleme Kilisesi bulunuyor. Çok yönlü mimar Theophil Hansen'in eseri olan kilisenin zengin süslemeli yaldızları 1850'lerden kalma.

-tuna nehri-
Kentin ortasından geçen Tuna Nehri'nin Swedenplatz köprüsünden görünüşü. Sağda görünen tekneler ile, yaz aylarında nehir boyunca turistik turlar düzenleniyor.

-criminalmuseum-
-criminalmuseum-
Ortaçağ kökenli bu ev, 1991 yılından bu yana Viyana suç müzesine (Kriminalmuseum) ev sahipliği yapmakta. Eskiden sabuncular evi olarak anılan bu müzenin 20 odasında ağır suçlara ilişkin belgeler yer alıyor. Viyanalıların Ortaçağ'dan 20 yüzyıla kadar uzanan cinayet işleme dürtüleri ve adalet sisteminin tarihi de bu müzede görülebilir. Sergilerin büyük bölümü Viyana polis arşivinden alınmış ve oldukça ürkütücü. Cinayet silahları, idam edilmiş suçluların mumyalanmış başları, ölüm maskları ile fotoğraflar ve baskılarla resmedilmiş davalar sergilenenler arasında. Çoğu tedirgin edici olan bu sergiler, geçmiş yüzyıllarda yaşayan Viyana'nın yoksul kesiminin suça ne denli yatkın olduğu hakkında fikir veriyor. 1848 Devrimi'nde bir devlet bakanının linç edilmesi gibi siyasi suçlar da, burada belgelenmiş olaylar arasında. Bu ilgi çekici müze, ziyaretçilerine, kent sakinlerinin hayatlarının karanlık yanlarını sergileyen bir dehşet salonu ile belgesel nitelikteki bir sosyal tarihi harmanlayarak sunuyor.

-votivkirche-
Aklını oynatmış bir terzi 18 Şubat 1853 tarihinde İmparator Franz Joseph'e suikast girişiminde bulunup başarılı olamadığında, olayın geçtiği Mölker- Bastei'nın karşısına bir kilise yapmak için halktan para toplanmış. Mimar Heinrich von Ferstel'in yapımına 1856 yılında başladığı kilise, 1879 yılına kadar kutsanamamış. Kilisenin bezemeli kule külahları göz alıcı. Şapellerin büyük bölümü Avusturya birliklerine ve askeri kahramanlara adanmış. En hoş anıt, kuzey çapraz nefin batısındaki şapelde bulunan Niklas Salm'ın Rönesans lahiti. Salm, 1529 Osmanlı kuşatmasında Avusturya kuvvetlerine kumanda etmiş.

-schonbrunn sarayı-
-schonbrunn sarayı-
-gloriette-
-gloriette-
-antik roma kalıntıları-
-antik roma kalıntıları-
-schonbrunn önünde noel panayırı-
İmparatorluk ailesinin bu eski yazlık konutu, adını bu bölgede bulunan bir pınardan almış. Arazide daha önceden bulunan av köşkünün yıkılmasıyla, 1. Leopold 1695 yılında Bernhard von Erlach'tan burası için muhteşem bir Barok saray tasarlamasını istemiş. Projenin tamamlanması ise Maria Theresa'nın Nikolaus Pacassi'yi görevlendirdiği 18. yüzyılın ortalarını bulmuş. Mimarinin şaşmaz simetrisi, ağaçlar ve patikalarla sarılmış, çeşmeler ve heykellerle süslenmiş bahçelerle tamamlanmış. Saray kompleksinde araba müzesi, Maria Theresa'nın kahvaltılarını yaptığı, sarayın arka tepesinin sırtlarında bulunan Gloriette, Palmiye evi, Neptün Çeşmesi, hayvanat bahçesi, halka açık yüzme havuzu, dikilitaş çavlanı, limonluk, yeşilliklerden yapılmış labirent gibi ziyaret edilmesi ve görülmesi gereken bölümler bulunur. Sarayın iç mekanlarında ise, yaldızlı çerçevelerle süslenmiş beyaz panoların kullanıldığı odalar ile Nikolaus Pacassi'nin tasarımı olan rokoko dekorasyon dikkat çekiyor. Odalar Pers minyatürlerinden, incir ağacı kakmalı lambrilerle kaplı Millionen-Zimmer gibi aşırı biçimde gösterişli olanlardan, Franz Joseph ile İmparatoriçe Elisabeth'in kullandıkları bir hayli sade dairelere kadar büyük bir çeşitlilik gösteriyor.

-parlamento önünde yılbaşı panayırı-
-parlamento-
-panayır süslemeleri-
-noel süsleri-
Parlamento binasının önündeki parkta kurulan Christmas panayır alanı, şehir genelinde aynı amaçla kurulan diğer 4-5 panayır içerisinde en büyüğü. Alanda yılbaşı süslerinin yanı sıra, sıcak şarap, sarımsaklı hamur pişisi, çocuk oyun evleri, ışıl ışıl süslenmiş ağaçlar tadılmaya ve görülmeye değer.

-parlamento-
Parlamento binasının tasarımı mimar Theophil Hansen'e ait. Hansen yapıyı tasarlarken neo-klasik tarzı benimsemiş. Bina ilk olarak Habsburg İmparatorluğu'nun parlamento binası olarak inşa edilmiş. Yapım 1874 yılında başlamış ve 10 sene sürmüş. Parlamento'nun girişi yol seviyesinden yüksekte ve girişe geniş bir rampa ile ulaşılıyor. Rampanın başında gösterişli heykeller bulunuyor. Çatıda savaş arabaları ve antik bilginler ile devlet adamlarının heykelleri yer alıyor. Merkezdeki sütunlu girişin önünde, tanrıça Pallas Athena figürünün hakim olduğu Athenebrunnen çeşmesi bulunuyor. Karl Kundmann'ın eseri olan çeşme buraya 1902 yılında konulmuş. 11 Kasım 1918'de, Habsburg İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Deutsch-Österreich Cumhuriyeti bu binada ilan edilmiş. Ülkenin adı 1919 yılında Avusturya Cumhuriyeti olarak değiştirilmiş.


-karlsplatz pavyonları-
Sanatçı Otto Wagner, 19. yüzyılın sonundaki ilk metro sisteminin tasarımından ve mühendisliğinden sorumluydu. 1898 yılında yaptığı Karlsplatz istasyon binaları, metro sisteminin en şık bölümüdür. Çatıların yeşil bakır rengi ve süslemeleri, hemen yakındaki Karlskirche kilisesini tamamlar. Beyaz mermer kaplamalar ve saçaklar, Wagner'in çok sevdiği ayçiçeği motifleri ve yaldızlı desenlerle bezelidir. En büyük etkiyi ise binaların zarif, kıvrımlı çatı hatları verir. Birbirine bakan iki pavyondan biri günümüzde kafedir diğeri ise sergiler için kullanılmaktadır.

-haas haus-
Stephansdom'un tam karşısına modern bir bina yapma görevi mimar Hans Hollein'a verilmiş. Bina bittiğinde ortaya, Graben'a doğru zarif bir şekilde kıvrılan, cam cepheli, mavi-yeşil mermerden yapısıyla, 1990 tarihli Haas Haus ortaya çıkmış. Ön cepheye eklenmiş mermer küpler, en tepede çıkıntı yapan tramplen benzeri bir yapı ve içerideki Japon köprüsü gibi dekoratif ögelere sahip olan bina, çok hoş bir asimetriye sahip.

-veba anıtı-
İmparator 1. Leopold, 1679 veba salgını sırasında Viyana'nın kurtulmasının anısına bu barok sütunu yapmaları için Matthias Rauchmiller ve Johann Bernhard Fischer von Erlach'ı görevlendirmiş. Cizvitlerin planladıkları sütunun en çarpıcı imgesi, vebayı temsil eden acuzenin yok edilmesine nezaret eden bir aziz ile melektir. Onların üzerinde ise imparator dua etmektedir.

-katolischekirche st.peter-

Bu alanda 12. yüzyıldan kalma bir kilise varmış, ancak bugün görünen oval kilise, 18. yüzyıldan kalma. Roma'daki San Pietro kilisesinin örnek alındığı tasarımı, Gabriele Montani olmak üzere çeşitli mimarlara ait. İç mekan oldukça gösterişli. Matthias Steindl'ın vaiz kürsüsü dikkat çekici. Altarın sağında ve altında yer alan giydirilmiş iskeletler, daha önceleri Roma katakomblarında saklanan ilk hristiyan şehitlerinin kalıntılarıdır. Büyük kubbedeki Meryem'in göğe yükselişini betimleyen freskler, J.M.Rottmayr'ın eseridir.

-katolischekirche st michael kilisesi-
-katolischekirche st michael kilisesi-
Michelerkirche bir zamanlar saray halkının cemaat kilisesiymiş. Kilisenin en eski bölümleri 13. yüzyıldan kalma. Koro bölmesi 1327, neo-klasik ön cephesi ise 1792 yılında yapılmış. Sundurmanın üstünde, Lorenzo Mattielli'nin, Meleklerin Düşüşü'nü betimlediği Barok heykelleri bulunur. İçeride, Rönesans ve 14. yüzyıl freskleri ile Johann David Sieber'in eseri olan muhteşem oymalarla süslenmiş 1714 tarihli org dikkat çeker. Kuzey koro bölmesini geçince mezar odasının girişi yer alıyor. 17. ve 18. yüzyıllarda, bu papazlık bölgesinde yaşayanlar, kilisenin altına gömülürlermiş. Cenaze giysilerinin içindeki cesetler, açık tabutlarında görülebilir.

-mozarthaus-
Wolfgang Amadeus Mozart ve ailesi 1784-87 yılları arasında bu binanın ilk katında yaşamış. Burası ünlü bestecinin Viyana'da yaşadığı 11 daire arasında, en mutlu olduğu ve bazı başyapıtlarını bestelediği söylenen yerdir. Haydn kuartetleri ve Figaro'nun Düğünü bu evde bestelenmiş. Mozart'ın 250. yıldönümü onuruna 2006 yılında restore edilen binanın diğer katlarında da, besteciye adanan sergiler bulunuyor.

-blutgasse-
Bir rivayete göre, bu sokak ürkütücü adını (kanlı sokak) 1312 yılında Templier Şövalyeleri'nin katledilmelerinden almıştır. Çatışma öyle şiddetli olmuş ki, sokaklardan kanlar akmış. Ancak sokağın sevimliliği adını yalanlar niteliktedir. Yüksek apartman binalarının çoğu 18. yüzyıldan kalmadır.

-stephansdom kilisesi-
-stephansdom kilisesi-
-stephansdom kilisesi-
-stephansdom kilisesi-
-stephansdom kilisesi-
Viyana'nın tam kalbinde yer alan Stephansdom, aynı zamanda kentin ruhudur da. Bazı Habsburgların iç organlarını barındıran urnaların, ana altarın altındaki tonozda bulunması rastlantı değildir. Burada 800 yılı aşkın süredir bir kilise bulunuyordu. Ancak başlangıçtaki 13. yüzyıl Romanesk kilisesinden günümüze kalanlar sadece Devler Kapısı ile Putperest Kuleleridir. Gotik nef, koro ve yan şapeller 14 ve 15. yüzyıllarda yapılan restorasyon sırasında eklenmiştir. Aşağı toplantı odası gibi bazı bölümler ise Barok eklemelerdir. Söylentiye göre Kuzey Kulesi inşası sırasında, yapı ustası Hans Puchsbaum şeytanla yaptığı anlaşmayı, kutsal bir isim söyleyerek bozmuş ve kuleden düşerek ölmüştür. Bu nedenle kule hiçbir zaman tamamlanamamıştır.

-dominikanerkirche kilisesi-
Dominiken tarikatı, Viyana'ya 1226 yılında gelmiş ve 1237 yılında buradaki bir kiliseyi kutsamıştır. Bugünkü kilise Dominikanerkirche'nin tasarımı, 1630'larda Antonio Canevale tarafından yapılmış. Kilisenin heybetli ve güzel bir Barok ön cephesi bulunuyor. İç mekanı da aynı şekilde gösterişli. Sağdaki orta şapelde kıvrımlı rokoko parmaklıklar ve kollu şamdanlar görülebilir. Batı kapısının üzerinde de çok güzel, yaldızlı bir org vardır.








-hundertwasser haus-
Hundertwasser Haus, ruhsuz gördüğü modern mimariye bir darbe indirmek isteyen sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından, 1985 yılında tasarlanmış olan bir belediye apartman bloğudur. Sonuçta ortaya, düzensiz renk sıralamaları ve soğan kubbeleriyle eleştiriye açık bir yapı çıkmıştır. Kimilerinin beğendiği binayı kimileri ise bir oyun sahnesine benzediği için eleştirmektedir.

-figlmüller'in patates salatası-
Bir Avusturya klasiği olan schnitzeli Viyana'da en güzel yapan restoran olarak Figlmüller öne çıkıyor. 1905 yılından bu yana hizmet veren marka, birbirine çok yakın iki restoranında konuklarını ağırlıyor. İçeride yemek yiyen kişi sayısı kadar insan da kapının önünde sıra bekliyor. Restoranın schnitzeli kadar lezzetli diğer bir ürünü ise patates salatası. Değişik soslarla ve yeşilliklerle harmanlanan salata, çoğu konuk tarafından ana yemek olarak da sipariş edilebiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder